MEHMET NACİ AKÖZ
UÇURTMANIN PEŞİNDE DÜNYAYI GEZİYOR
İRAN’IN KISH ADASINDAKİ FESTİVALDEKİ AKSAMALAR
ETKİNLİĞİ BURNUMDAN GETİRDİ
Sokak oyunları kültürümüzün, unutulmayan en eski ve en güzel oyuncaklarından birisi olan uçurtma, dünyanın pek çok ülkesinde hala yapılmaya ve uçurulmaya devam ediyor olsa da bazı coğrafyalarda neredeyse hiç yok. Uçurtma kültürünün nerdeyse yok diyebileceğimiz coğrafyalardan birisi de Ortadoğu. Uçurtmanın peşinde koşarken bu sefer hiç beklemediğim yerden, İran’dan festival teklifi aldım.
İran’ın Kish adasında ilk kez yapılacak uluslararası uçurtma festivali için ilk kez İran’a gittim, coğrafya / insanların yaşam kültürü hiç de beklediğim gibi değildi. Bizlerden çok da farklı olmayan bir ortamda, güzel bir plajda festival gerçekleştirildi.
Hindistan’lı Rajesh Nair’in projelendirdiği festivale Türkiye’den başka Hindistan, Çin ve Güney Kore katılmıştı. İran’da ilk kez uçurtma festivali yapıldığı için bu sayıyı ve organizasyon eksiklerini pek önemsemedim. Festivalin, daha doğrusu Kish adasının tadını çıkarmayı düşünüyordum. Kaldığım otel sahile oldukça yakın olduğu için etkinlik alanını rahatlıkla görebiliyordum, çok da büyük olmayan bir plaj ve oldukça sessiz bir bölgedeydik.
Festival başladığında, beklediğim gibi etkinlik alanında ne bir profesyonel, ne de amatör bir İran’lı uçurtmacı vardı. Üç gün süren festivalin birinci gününde ideal rüzgârı yakalayıp uçurtmalarımızı uçurduk, fazla katılımcı olmadığından uçurtmalarımızı rahatlıkla birbirimize karıştırmadan uçuruyorduk, hatta ipleri sahile bağlayıp kenarda keyif bile yaptık.
İkinci gün uçurtmalarımızı sabah havalandırdıktan yaklaşık bir saat sonra çıkan sert bir fırtına festival alanını darmadağın etti ve havadaki pek çok uçurtma ya yere düştü, ya da ipleri koptu, bunlardan bir tanesi de bizim 100 m2 büyüklüğündeki dev vatoz balığı uçurtmamızdı.
Aniden çıkan fırtınayı görünce hepimiz uçurtmaları hızlıca indirmeye çalıştık, ancak benim vatoz çok büyük olduğundan oldukça iyi rüzgârı içine aldı, dört beş kişi asılmamıza rağmen aşağıya çekmekte müthiş zorlanıyorduk. Tam o arada uçurtmayı indiremeden ipi koptu ve en az 300 metre ötedeki bir otelin bahçesindeki oldukça yüksek bir ağacın üzerine düştü.
Ağacın yanına geldiğimde uçurtmanın tüm kafa iplerinin (16 ayrı ipten oluşan üst denge ipi) ağacın dalları arasına girdiğini ve uçurtmanın fırtınada bir sağa bir sola savrulduğunu gördüm. Öyle çekerek indirilecek gibi değildi, önce uzun uzun ağacın etrafında dolaşıp ne yapabileceğimi düşündüm sonra dört beş saat sürecek bir kurtarma süreci başladı.
Tabi ki benim peşimden organizasyonda görevli olanlarda gelmiş herkes uçurtmanın indirilmesi konusunda fikir yürütüyordu. Önce merdivenli bir çekici araç getirildi, uçurtmayı indirmeyi başaramadık, bu arada otelin müdürü de yanımızda çözüm üretmeye çalışanlarla yoğun bir görüşme içindeydi ve hiç beklemediğim bir karar aldılar, otelin yanında yol tamiratında çalışan oldukça zayıf Afgan’lı bir işçinin eline testere vererek onu ağacın tepesine çıkardılar. Tıpkı bir kedi gibi tırmanarak ağacın tepesine çıkan çocuk ağacın 3 ayrı dalını diplerinden keserek uçurtmanın dallarla birlikte aşağıya düşmesini sağladı ve uçurtmayı bu şekilde ağaçtan kurtarmış olduk. Ben de ödül olarak Afganlı çocuğa 50 dolar bahşiş verdim.
Tabii ki, aşağı inen uçurtmanın pek çok yerinde derin yırtıklar oluşmuş ve yeniden uçurulma imkânı yoktu, festivalin sonraki bölümleri zaten iptal edilmişti, çünkü fırtına sahilde ne var, ne yok darmadağın etmişti. Üçüncü günümüzde adayı bol bol gezdik ve İstanbul’un yolunu tuttuk.
İstanbul’a geldikten sonra uzun emekler sonrasında terzide tüm yırtıklar yeniden dikildi (Ben de terzi olduğum için işi çözebildik), daha sonra Maltepe parkına giderek yaptığımız deneme uçurmalarından sonra bir iki müdahale daha yaptık ve vatoz balığı uçurtmayı kurtarabildik.
Biraz maceralı da olsa, İran’ın Kish adasındaki uçurtma festivalimiz eğlenceli ve güzel anılarla geride kaldı.